“Ne üretsem satarım” anlayışı çooook gerilerde kaldı. O anlayıştakiler, bizim büyük, büyük, büyük babalarımızdı. Artık rakipler çoğaldı. Tüketiciler hiçbir devirde şimdiki kadar bol seçeneğe sahip olmadı. Kör malın kör alıcıları bile gözünü açtı, tüketiciler uyandı. Tüm avantajlar onlardan yanayken zaman artık tüketicinin zamanı…
Reklamın çeşitleri değişir, stratejileri değişir, teknikleri değişir, mecraları değişir… Değişmeyen tek şey ise reklamın insana yapıldığı gerçeğidir. İnsanı tanımak, bize göre reklamda başarının ilk şartıdır.
Reklamcılar olarak işimiz, insanları isteklerimiz doğrultusunda yönetmektir. Evet yönetmek; yaptığımız tam da budur. Bir ürünü denetmek, bir markaya bağımlı yapmak, bir oluşuma katılmalarını sağlamak, zihinlerindeki en büyük paydaya sahip olmak… Her şeyde olduğu gibi bunu başarabilmenin de elbette bir yöntemi ve bedeli vardır. O da “insanları her yönüyle tanıyacak kadar onlara zaman ayırmaktır.”
İnsanları mutlu eden şeyleri, onların korkularını, beklentilerini, hayallerini, özlemlerini, kendine bile itiraf edemedikleri gerçekleri biliyor olmamız Empati Reklam Ajansı olarak en büyük avantajımızdır. Markalara can verdiğimiz bu yolculukta insanların iç görüleri ( iç sesleri), en yakın yol arkadaşımızdır. Ajansımızın isminin “Empati” olması bu açıdan çok manidardır.